Şantiye Dergisi 382. Sayı (Temmuz-Ağustos 2020)
bakış açısını değiştirmesi, farklı bak- masını ve düşünmesini sağlamaktı. Binanın bir kullanım alanına dönüş- mesi, bireyle diyalog kurması ve ke- şif içermesini son derece mühim bu- luyorum. Ancak bu şekilde gelişimin yolunu açabilir, gerçek bir ilerleme sağlayabiliriz. Esin kaynağı doğaydı Bu düşünceleri mimari fikirlere entegre etme biçimim de aynı oldu: “Doğayı dinlemek, doğadan öğren- mek, doğanın matematiğini uygu- lamak...” Bu süreçte en büyük esin kaynağıysa yine doğanın kendisiydi. Yüzü geleceğe yönelik, mimarlık uy- gulamalarında gelinen noktayı özet- leyen bir proje. Dış cephesinden en ince kıvrımlarına kadar tamamı, ken- tin doğası, bölgenin topografya özel- likleri ve rüzgâr verileri baz alınarak bulunduğu topografya ve tabiatın bir uzantısı şeklinde tasarlandı. İstanbul doğasının ve Çamlıca rüzgarının mo- dern bir portresi aslında. Tasarım sürecinin temelinde, bu- lunduğu yerle kurduğu güçlü ilişki ya- tıyor. Projenin tasarımhikayesi Küçük Çamlıca Korusu’nda var olan park yü- rüyüş yolunun, doğal zeminden ince bir çizgiyle ayrılıp giriş kütlesine bağ- lanarak üst örtüde Adalar-Kadıköy manzarasına bakan seyir yoluna dö- nüşmesiyle başlıyor. Bulunduğu topografya, yapının formuna yansıtıldı. Kule tasarımının girdilerinin başında hâkim rüzgar yönü, manzara odakları ve iletişim sistemlerinin ana taşıyıcı ile kurdu- ğu güçlü bağ yer alıyor. Herhangi bir kent dokusundan bağımsız bir duruşu var. Gözün pek alışık olmadığı, orga- nik bir yapıya sahip. Aslen kendi için- de bir simetri aksı var. Önü-arkası yok; simetrinin aksını kullanarak manza- raya göre deforme olma durumu var. Asya’ya bakan yüzü farklı, Avrupa’ya dönük olan kısmı ise başka. Yapı, doğa ve manzara odaklı bir serüven sunuyor. Yapının bize sundu- ğu beş farklı manzara serüveni var. Te- penin doğal dokusunun sürekliliğinin sağlandığı, topoğrafya ile bütünleşik bir üst örtü altında yer alacak şekilde podyumun içinde barındırdığı fonksi- yonların ve ilgili kamusal alanların ta- sarlanmasında mimari açıdan tanım- layıcı önemli bir rol oynuyor. İçinde bulunduğu korunun sunduğu doğal peyzajda yer alan kamusal alanlar- la birlikte kule içine entegre edilen halka açık fonksiyonlar sayesinde önemli sosyo-kültürel aktivitelerin gerçekleşmesine olanak sağlayacak, İstanbul’un gökyüzüne taşındığı, de- ğişik kotlarda birbirinden farklı İstan- bul seyir tecrübeleri sunan bir yaşam üstüne dönüşümü mimari açıdan ta- sarıma yansıtıldı. İstanbul 400 metre yükseklikten izlenebilecek Giriş katı, deniz seviyesinden 220 metre yükseklikte. İstanbul, Çamlıca Korularına yayılmış anten kulelerinin tek yapıda birleşerek, çağdaş iletişim sistemlerinin 369metre yüksekliğinde hayat bulacağı İstanbul TV ve Radyo Kulesi’nin giriş kütlesi halka açık fua- ye, kafe, sergi ve medyatek alanlarını içinde barındıracak. Kulenin iki yanın- da yükselen “Panorama Asansörler”, monolotik gövdeyi hembesleyen hem 38 TEMMUZ-AĞUSTOS 2020 PROJE
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=