Şantiye Dergisi 383. Sayı (Eylül-Ekim 2020)

duyduğum şeylerdir. Okul mezunla- rının hayata kattığı değerleri hala takip ederim. Fanatik bir Ankara Atatürk Lisesi mezunu olduğumu söyleyebilirim...” Mimarlık ofisi beni çok etkilemişti “Mimarlığa lise yıllarında ilgi duymaya başlamıştım. Buna vesile olansa bir arkadaşımın mimar olan teyzesiydi; daha doğrusu teyzesinin ofisi ve ofisin havasıydı... Okula gitmek için indiğimiz Maltepe Nokta durağının yakınındaki o mimarlık ofisini ziyaret ettiğimiz gün çok etkilenmiştim. T cetvelleri, eğimli masalar, duvarda yer alan projeler mimarlık eğitimi almama sebep olmuştu...” Eskişehir, ismi gibi “eski” gelmişti “Üniversite sınavları sonucu Eskişehir’deki Anadolu Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’ni kazanmıştım. Eskişehir hem Ankara’ya çok yakın hem de ulaşımı kolay bir şehirdi. Genelde trenle gider gelirdim. Kent, Ankara gibi büyük bir şehirden sonra biraz ufak, bakımsız ve ismi gibi eski gelmişti. Ama şimdilerde o zamanki rektörümüz olan Sayın Yılmaz Büyükerşen’in belediye başkanı olmasıyla zamanla büyük bir gelişim gösterdi. İlk gidişimdeki hayal kırıklığı, tarihi gar binasını gördükten sonra epey değişmişti... Yurtta kalıyordum O dönem bugünkü kadar konfor koşulları oluşmadığından ve bir öğretmen çocuğu sorumluluğu ile öğrenciliğimi Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun yurdunda geçirmiştim. Çok da zorlanmamıştım. Yurtta 4 senelik hakkım bitip de Mimarlık Fakültesi’nden de 4 yılda mezun olamayınca yeni yurt arayışına başlamıştım. Eskişehir’in önemli fabrikalarından Şeker Fabrikası’nın yeşillikler içinde çok güzel bir yurdu olduğunu duymuş ve kendi irademle gidip müdürün kapısını çalıp, son senemi o yurtta kalarak geçirmek istediğimi dile getirmiştim. Beni misafir edip edemeyeceklerini sormuştum. O yıllarda demek ki daha güvene dayalı ilişkiler varmış ki müdür, bir öğrenciye yardımcı olmak istemiş ve o yurtta kalmama imkan tanımıştı. Çok şirin, tek katlı ve taş duvarlı bir yurttu. Güzel bir son sene geçirmiştim orada. Şekerspor sporcularıyla aynı yemekhanede yemek yemek, onların disiplinli hayatlarına şahit olmak benim için farklı bir tecrübeydi...” retmenler, doktorlar ve onların aile- lerinin kaldığı lojmanda, komşuluk ve arkadaşlık ilişkilerini hala özlem- le hatırladığım harika bir ortamda geçti. Babam kamudan genç yaşta emekli olduktan sonra, aktif olarak siyasetin içerisinde yer aldı. Dolayı- sıyla bürokrasinin ve siyasetin içinde büyüdüğümü ve hep ilgimi çektiğini söyleyebilirim...” “Üçü de öğretmen olan bir ağabeyim, iki de ablam var... Onların üniversite çağına gelmeleriyle ailem büyük bir şehre taşınmamız gerekti- ğini düşünerek Ankara’ya yerleşme kararı aldı. Annem ve Babam, eğitime çok önem veriyor, çocukları- nın iyi okullarda eğitim görmesini istiyor ve farklı şehirlerde yatılı okullarda okuyan çocukları ile artık beraber olmayı arzu ediyordu. Dolayısıyla ben ilkokul ikinci sınıftayken Ankara’ya taşınmıştık. Ağabey ve ablalarım teker teker üniversite eğitimlerine başladıkları dönemde ben henüz küçük oldu- ğumdan, benim için o günlerin en güzel uğraşı onları gözlemlemek oluyordu...” Fanatik bir Atatürk Lisesi mezunuyum “Ankara’ya taşındığımızda bıraktığım arkadaşlarımı ve lojman hayatımızı özleyerek bir alışma süreci yaşadım tabi ki. Ancak yeni komşularımız ve okul arkadaşlarımla da kısa sürede diyalog kurmuştum. Sınıf arkadaşlarım hoş geldin kabilinden beni sınıf başkanı seçmişti, andımızı her sabah okula ben okutur olmuştum. Yazı yazmak, şarkı söylemek, şiir okumak her yaşta sevdiğim şeylerdi. İlköğretim dönemimde kompozisyon yarışma- larında da dereceler alıyordum. Okullar arası bir şiir yarışmasında Ankara birinciliği edinmiştim. Ankara Atatürk Lisesi mezuniyetimi ise çok önemserim. Kuruluş yılı 1886 olan okulun 100. yıl mezunu olmak ve Atatürk’ün ziyaretinin ardından O’nun adının konulmuş olması gurur Mimarlık Fakültesi 1. sınıf Eşiyle... Eskişehir / 1988 91 EYLÜL-EKİM 2020 PORTRE

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=