Şantiye Dergisi 386. Sayı (Mart-Nisan 2021)
proje yönetim firmasının işin başın- da olduğu şantiyelerimiz de var. On- larda daha az mesai harcayabiliyoruz ama geneli takip gerektiren şantiyeler oluyor. Kısaca, yapı işletmeye alına- na kadar ilişkim sürer. En sık gittiğim şantiye ise Santral İstanbul projemizin şantiyesiydi. Şantiye: Bu kadar takip gerekti- ren temel sıkıntı nedir peki bina üre- timinde? Neden yapılmıyor, yapılamı- yor tasarlandığı gibi? Nevzat Sayın: Bunun birkaç ne- deni var. Bir kere Proje Yönetimi ma- alesef Türkiye’de çok oturmuş ve kullanılan bir yöntem değil. Yapım yönetiminin de olması lazım ama o da olmuyor. Dolayısıyla mimar baş- langıçta tasarım yönetimi, sonra pro- je yönetimi ve daha sonra da inşaat yönetimi yapmak durumunda kalıyor. Bu da çok büyük bir enerji gerektiriyor. Ve olması gerektiği gibi de olamıyor. Elli bin metrekarelik bir fabrika inşa- atında şantiyede yirmi kişilik bir kadro olması gerekirken gerçek hayatta tek adamla karşılaşıyorsunuz. Çünkü is- tihdammal sahibinemaliyet getiriyor ve kimse bu hizmetin karşılığını öde- mek istemiyor. İkincisi, imalat detaylarını müte- ahhidin hazırlayacağına dair sözleş- me imzalasanız da çoğu firmanın öyle bir altyapısı olmadığı için o detaylar tümüyle ve zaman baskısı altında mi- mara kalıyor. Diğer taraftan ihale ile yapılan iş- lerde belli kaliteyi yakalamak da zor oluyor. İhale, en düşük fiyatı verende kaldığı için ve en düşük fiyatı verenle kaliteli işlerin yapılmasına imkan ol- madığı için şantiye ve yapım süreçle- rine aşina bir ofis bile olsanız çaresiz kaldığınız zamanlar oluyor. Şantiye: Türkiye’de mimar ol- mak... Zor ve iyi tarafları... Nevzat Sayın: Türkiye’de anlamlı bir biçimde neyle uğraşırsanız uğra- şın zordur. Sabırlı, kuvvetli, esnek ve bilgili olmanız lazım. Olmadık insan- larla bilek güreşine tutuşup bileklerini bükebilmeniz gerekiyor. Donanımını- zı, dünyanın başka yerlerindeki mes- lektaşlarınızdan farklı hazırlamanız gerekiyor, ki bütün o etrafınızdaki tu- haflıklarla baş edebilin. Asıl işiniz için yapmanız gereken şeyler de o kadar çok ki, bu şekilde donatılmamış kişi bunlara dayanamayabilir. Her konu- da olduğu gibi mimarlık da Türkiye’de tuhaf bir başa çıkma meselesi... Do- layısıyla mimar olmak da çok özel bir yere sahip değil. İnsanlar mimarın kim olduğuna ve nasıl bir konumu, görevi, yetki ve sorumluluğu olduğuna dair bir fikre sahip olmadıkları için zorluk- lar yaşanıyor ama dediğim gibi bir şe- kilde hallediyor, baş ediyoruz. Şantiye: Bir mimar olarak uğraş- tığınız, muhatap olduğunuz bir de kamu yönetimi vemevzuat var. Kamu yönetimi ve düzenlemeleriyle ilgili gö- rüşleriniz nelerdir? Nevzat Sayın: Evet tabii ki yolu- muz kamu yönetimiyle de kesişiyor. Konu önümüze geldiği zaman öncelik- le onunla ilgili yasa ve yönetmelikler gibi bizi sınırlayan şeylerin neler oldu- ğunu bilmemiz gerekiyor. Bunları öğ- rendikten ve sonra da işimiz bitmiyor. Çünkü ülkede yönetmelikler sık sık de- ğiştiğinden, başladığımız bir projeyi tasarım ve imalat sürecinde de farklı hale getirmek zorunda kalıyoruz. Do- layısıyla bir proje başladığı halden çok daha farklı bir şekilde tamamlanabili- yor. Ayrıca yetki ve sorumluluklarımız da sürekli değişiyor. Yasa ve yönetmeliklerle sınırlandı- rılmamıza rağmenbenhalaTürkiye’de kurumlar değil de, kurumlardaki kişi- lerin etkili olduğuna inanıyorum. Aynı konuda bir kurumda sizin önünüzü açan birisiyle karşılaşabilirken başka bir yerde karşılaşamadığınızda sonuç “Her konuda olduğu gibi mimarlık da Türkiye’de tuhaf bir ‘başa çıkma’ meselesi...” Umur Matbaa 85 MART-NİSAN 2021 RÖPORTAJ
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=