Şantiye Dergisi 386. Sayı (Mart-Nisan 2021)
runlar yıllar içinde görmezden gelin- miş, hatta bu önerileri yapanlara kötü gözle bakılmıştır. Bu tercih ve ihmaller de benimsenen politikaların ürünüdür. Yapımı tamamlanan ve devam eden yüksek hızlı demiryolu hatların- dan sadece YHT trenlerinin yararlan- ması, ülkemiz için verimli bir kullanım tarzı değildir. Karma tren trafiğinin bu hatlarda hizmet verebilmesi için planlama yapılmalıdır. YHT hatları- na yatırım yapılırken konvansiyonel demiryolu hatları ihmal edilmemeli- dir. Günümüzde yap-işlet-devret ihale yöntemiyle hayata geçirilen karayolu altyapı projeleri, verilen geçiş garan- tileri nedeniyle ülkenin bütçesine ağır yükler getirdikleri için doğruluk ve ön- celik yönünden tartışılmaktadır. Bir ulaştırma altyapı projesi gibi su- nulan Kanal İstanbul aslında bir arazi kullanım değişikliği projesidir. Yarata- cağı sosyal adalet sorunları şimdiden görülmeye başlanmış ve geri döndürü- lemez çevresel etkileri bilimsel olarak ortaya konulmuştur. Bu projede ısrar etmenin yararı yok, zararı çoktur. Şantiye: Özellikle demiryolu proje- leri konusunda (inşaat) neler yapılmalı, eksiklikler nelerdir? Neler önerirsiniz? Bu projelerde inşaat teknikleri açısın- dan önceliklendirilmesi gerekenler siz- ce nelerdir? Prof. Dr. İsmail Şahin: Mühendis- lerin hizmetindeki gelişmiş teknolojiler, sürdürülebilir olmayan birçok projenin yapımına olanak tanımaktadır. Bu tür projeler çoğunlukla ekonomik büyüme odaklı projeler olup, sosyal adalet ve çevresel koruma özellikleri geri planda tutulmaktadır. Kişisel fayda sağlamak amacıyla kamu kaynakları kullanılarak yapımına girişilen bu tür projelere kar- şı demokratik ülkelerde toplumsal mu- halefet gelişir. Karar vericiler demok- ratik muhalefeti nesnel verilerle ikna etmek yerine kamusal gücü kullanarak bastırmayı tercih edebilmektedir. Bu projeler sorun çözmek yerine orta ve uzun vadede yeni sorunlar yaratmakta, böylecemaalesef sorunların “sürdürü- lebilirliği” sağlanmış olmaktadır. Ulaştırma sorunlarını çözmek için karar vericilerin (seçilmiş siyasetçile- rin) benimsedikleri kestirme yol, artan talebi karşılamak için yeni yollar inşa etmek veya mevcut yolların kapasite- sini artırmaktır. Kentlerin nüfusu hızla arttığı için bu yaklaşım öncelikle kent içi karayollarının yaygınlaşmasına yol açmıştır. Esnek bir yapıya sahip olması ve yüksek erişme olanakları, karayolu türünün öne çıkmasındaki başlıca ne- denler arasındadır. Ancak, kent içi tra- fik ve ulaşım sorunlarını çözmek için yapılan yatırımların sunduğu altyapı kapasitesi kısa sürede tükenmekte, ka- rayolu ağında tıkanıklıklar ve gecikme- ler yeniden ortaya çıkmakta, bu durum yeni kapasite taleplerini doğurmakta, karar vericiler de bu talepleri karşıla- mak için yeni karayolu yatırımlarına yönelmektedir. Bu kısır döngü dünya- nın ve ülkemizin birçok büyük kentin- de yaşanmış ve yaşanmakta olan bir olgudur. 92 MART-NİSAN 2021 RÖPORTAJ
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=