Şantiye Dergisi 387. Sayı (Mayıs-Haziran 2021)

Profesyonellik ve sürdürülebilirlik konusunda iz bırakmak istiyorum “Türkiye’yi tanıyorum, anlıyorum ama birçok özelliğini benimsemiyorum. Beni yansıtmadığı çok özelliği var. Pro- fesyonellik çok farklı anlaşılıyor. Dolayısıyla o açıdan hala kendimi yabancı hissediyorum. Öte yandan Türkiye’de- ki mimari profesyonelliği artırmak için çaba gösterdiğimi söyleyebilirim. Bu açıdan faydamolmasını, bir iz bırakmayı istiyorum... İz bırakmak istediğimdiğer konu da sürdürüle- bilirlik... Bence sürdürülebilirlik sekteye uğramamalı. Fakat maalesef şu anda Türkiye’de yakın geçmişte yaşadığımız o heyecan ve hareketi göremiyoruz.” Türkiye Müteahhitler Birliği binası tam benlik bir işti “Türkiye Müteahhitler Birliği’nin Ankara’daki genel mer- kezi hembizimhemde Türkiye için özel bir proje olmuştu... Türkiye’de labirent yeraltı soğutma sistemini ilk kullanan proje olmasının yanında LEED Platin almış ve uluslararası birçok ödüle layık görülmüştü. Bu binayla ilgili maceram ise 2010 gibi yine bir konferansta başlamıştı. Ankara’da İngiliz Ticaret Ataşeliğinin düzenlediği bir organizasyondu. Ben de bir ‘İngiliz Mimar’ olarak oradaydım. Sunumumda bahsettiğim projeler ilgi çekmişti. Özellikle Prag’da yaptı- ğımız alışveriş merkezinin altına kurguladığımız labirent sistemi ile binanın doğal havalandırması ve soğutulma- sını sağlamamız, TMB Başkanı Emin Sazak’ın ilgisini çek- miş ve konferans sonrası benimle konuşmak istemişti. Bu konuşma sonrası Türkiye’deki ilk gerçekleşen inşaat pro- jemiz olan Yüksel İnşaat’ın Çubuklu Vadi’deki projesine imza atmıştık. Diğer taraftan Emin Bey, Türkiye Müteah- hitler Birliği’ni 21. yüzyıla hazır hale getirmek amacıyla Çankaya’da eski bir binada faaliyet gösteren kuruma daha yakışır bir bina projesini gerçekleştirme arzusundaydı. Ku- ruluşunun 60. yılıydı ve Türkmüteahhitleri dünyanın birçok ülkesinde çok önemli projelere imza atarken, genel merke- zin de bu durumu temsil eden bir yapıda olmasını istiyor- du. Binanın ekolojik açıdan da yüksek seviyede olmasını önemsiyordu. Açıkçası tam benlik bir işti...” Ekibi Londra’dan getirmiştim “TMB projesi bizim için de iyi deneyimler edindiğimiz bir projeydi. Türkiye’de o tarzda ve çapta mühendislik hiz- meti verebilecek firma olmadığından mühendislik ekibini Londra’dan getirmiştim. Okul arkadaşım Atelier Ten’in Ku- rucusu Patrick ile iyi işler çıkardığımızı tahmin ediyorum. Çok etkileyici bir proje oldu. Genelde ekolojik tasarımlar masada tasarlanır, nasıl yapılacakları pek düşünülmez ve arkada teknik bir destek yoksa genellikle suya batarlar. Fa- kat bu projede buna izin vermedik. Ekibi çok iyi kurgula- dık. O teknolojiyi Türkiye’ye öğretmek amacıyla Türkiyeli mühendislik ekibini yurtdışı ekibiyle bir araya getirmiştim. İş ancak böyle karma bir ekiple başarılabilirdi. Ve tabii ki işverenin desteği şarttı. Çünkü çok zor bir süreçti. Yapabi- leceğimiz şeylerin ispatı zordu. İşverenin, Türkiye’nin en önemli müteahhitleri olması da projeyi değerli kılıyordu. Gerçeklerle uğraşan insanlardı. Her şeyin sağlamoturmuş bir şekilde düşünülmesi ve düzenlenmesi gerekiyordu...” Emin Sazak hep arkamızda durmuştu “Tabii böylesine idealist ve zor bir projede kırılma anları da yaşandı. Zor bulunup, uğraşılmak istenmeyen noktalar oldu. İnşaatı MESA yüklenmişti ve en iyi ekip başları bu projedeydi. Bilhassa Ozan Turhan bu zor anlarda çok des- tekçi ve yapıcı oldu. Ayrıca bu anlarda Emin Sazak da hep arkamızda durmuştu. Başkanlık koltuğunda Emin Sazak olmasaydı o proje gerçekleşmeyebilirdi. Sonuç itibariyle hem tasarım hem inşa süreci oldukça başarılı bir projeydi. Performans açısından da hedeflenenin çok üzerinde bir başarı elde edildi. LEED Gold’u hedeflerken ölçümler LEED Platin’e ulaşıldığını gösteriyordu. Bu yüksek performansın en önemli nedeniyse binanın altındaki labirentti. Her şeyin dengesini kuran unsur o labirent sistemiydi. Türkiye’deki ilk örnek, dünyadaki ise beş altı projeden birisiydi. Bina şu anda bilgisayar sistemiyle devamlı izleniyor ve birçok yeni- liği barındırdığı için devamlı öğrencilere ev sahipliği yapı- yor. Hatta birkaç doktora tezine de vesile oldu. Ama şunu tekrar vurgulamak isterim, işverenin bu tip yeniliklerde rı- zası çok çok önemli. Türkiye’de ise böyle mal sahiplerinin olmaması, kendilerini bu süreçler konusunda ikna etmeye çalışmamız anlamında biz mimarları çok yoruyor. Bu ne- denle Türkiye’de bu seviyede işler yapamadığımızdan çoğu projedemesleki anlamda tamolarak tatmin olamıyorum...” Balance Güneşli de bir kilometre taşıdır “Bence kayda değer projelerimizden birisi de Şölen Çi- kolata için Güneşli’de yaptığımız Balance projesi... Türkiye için bence bir kilometre taşıdır. Ayrıca URBANISTA gayri- menkul danışmanlığı hizmetimizin bir projeyle sonuçlan- masının da iyi örneklerinden biridir. Şölen’in sahip olduğu bir arsa ve bize önce ‘burada ne yapılabilir’ sorusuyla gelen gayrimenkul değerlendirmesini yaparak başladığımız bir projeydi. Ve sonrasında da mimari bir proje üretilmesi bi- TMB Merkez Binası / Ankara 85 MAYIS-HAZİRAN 2021 PORTRE & RÖPORTAJ

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=