Şantiye Dergisi 387. Sayı (Mayıs-Haziran 2021)
zim için ilkti. Hakikaten değerli, özellikle cephe detaylarıyla farklı, çok katmanlı ve birkaç ödül alan bir projedir. Yine orada da bir işveren, yani firmanın sahibi İsmail Çoban’ın ayrıcalığı vardı. İşverenin mimara inanmadığı projelerde maalesef başarı sağlanamıyor...” Ziyaret etmediğimiz arazilerde projeler çizmeye başladık “Kongo’da inşa edilen Kintele Kongre Merkezi ve Otel de hoşuma giden yapılarımdandır... Gana’dan sonraki Af- rika’daki ikinci projemizdi. Türkiye’deki genel merkezlerini de yaptığım, Türkiye’nin önemli müteahhit firmalarından Summa’nın projesiydi. Summa, aynı zamanda bize Afrika açılımını sağlayan da firmadır. Şu anda Ruanda’da süren bakanlık projesi de dahil olmak üzere Afrika’daki hemen hemen tüm projelerimiz Summa firmasınındır. Nijer’deki Radisson Otel projesi benim için de farklı bir tecrübe ol- muştu. Çünkü hayatımda ilk defa ziyaret etmediğim bir arazide proje çizmiştim. Araziye ilk kez projenin açılış günü girmiştim. Böyle bir çalışma yöntemini mümkün kılan şey de Google Earth olmuştu. Mesela şu anda Riyad’daki iki projemde de aynı yöntemi kullanıyorum. Projeyi alış süreci de dahil olmak üzere tüm aşamalar dijital platformlardan yürütüldü. Artık neredeyse tüm işlerimizi dijital yöntem- lerle yapıyoruz...” Türkiye’de bir mimarın pozisyonu bir taşerondan farklı değil “Türkiye hemmimarlık hem diğer ilişkiler hem de iş ya- pış şekilleri açısından dünyanın diğer ülkelerine göre çok çok farklı bir ülke. Açık konuşmak gerekirse, işverenin gö- zünde bir mimarın pozisyonu sıradan bir taşerondan çok da farklı değil. Belki işverenlerin yüzde 10’u böyle değildir ama büyük çoğunluğun mimara yaklaşımı bu. Bir mimar, denklemin küçük bir parçası gibi algılanıyor. Yani her şeyi bir yana koyun, o saygı ve değerin seviyesinin düşük olması bence mimarları çok yoruyor...” İngiltere’de kimin ne zaman sesini çıkaracağı bellidir “Yurtdışındaki mimarların çalışma yöntemleri de fark- lı... Mesela ben İngiltere’de bir proje yaparken zevkle yapı- yorum, dinleniyorum. Çünkü diğer tarafta işleri yöneten profesyonel bir orkestra şefi, proje yönetimi var. Kimin ne zaman sesini çıkaracağı, kimin ne zaman susacağı, sistemin nasıl işleyeceği çok belirgin. Türkiye’de ise proje yönetimi de yanlış uygulanıyor; çoğu yerde ‘orkestra şefliği’ mantığı yok. Orkestra şefi yine işveren oluyor. Afrika’daki projeleri- mizde bilemimara daha çok değer verildiğini hissedebiliyo- rum. Afrika deyip geçmeyin, algıları çok yüksek bir seviyede. Ve belki koloni kültüründen dolayı mimara önem veriliyor. Dolayısıyla Türkiye’deki kadar yorucu değil...” Radikal bir değişime ihtiyaç var “Yine de son zamanlarda bir değişim olduğu yadsına- maz. Özellikle son on senede bir değişim hissediliyor ama sistematik bir değişim, her şeyin altına üstüne getirildiği radikal bir değişime ihtiyaç var. Çünkü belirli bir sistem üzerine oturmuş bir değişim çok işe yaramayabiliyor. O denklemi, alışkanlıkları parçalamamız gerekiyor. Kabuktan çıkmak şart. Ama bu tabii öğretimden başlıyor, mimarlık Balance Güneşli Kintele Otel ve Kongre Merkezi / Kongo 86 MAYIS-HAZİRAN 2021 PORTRE & RÖPORTAJ
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=