Şantiye Dergisi 385. Sayı (Ocak-Şubat 2021)

yaptığı küresel ekonomi ile entegre ol- maya evrildiği dönemde bugünkü an- lamıyla yayımlanmaya başladı. Sektör derneklerinin kurulması da aynı döne- me denk gelir. Osmanlı döneminde çı- kan ilk uzmanlık dergilerini (ziraat ve tıp dergileri) saymazsak, kırk yıla ya- kın bir süredir ülkemizde sektörel der- gilerin yayımlandığını söyleyebiliriz. Türkçeye “İşten İşe” olarak çevi- rebileceğimiz “Business to Business / B2B” iş ilişkilerinde üreticilerin, dağı- tıcı, satıcı ve servis sağlayıcıların ticari mesajlarını (toptan alıcılara) proje ve taahhüt kesimine ulaştırmayı hedef- leyen pazarlama iletişimini tüm dün- yada olduğu gibi ülkemizde de sektö- rel dergiler-yayınlar sağlıyor. Dergiler, tıpkı ticaret fuarları gibi işlev görüyor. Aynı alanda üretim yapan firmalar ve markalar birbirlerini dergilerden ta- kip ederek, sektörel dergiler kanalıyla rakiplerinden haberdar olma, organi- zasyon ve ürünlerine yönelik yenilik- lerini duyurma, akademik makaleleri takip edebilme, akademi ile iletişim kurma, ürün proseslerine yönelik tek- nik literatürü takip edebilme ve kat- kıda bulunma olanağı elde ediyorlar; aynı alanın ticari fuarlarında birbirleri ve potansiyel alıcılarıyla buluştukları gibi... Dolayısıyla gelişmiş bir sanayi alanı olarak ortaya çıkan sektörler, o sektörün “Dernekleri”, o sektörün “Fu- arları” ve o sektörün “Dergileri-Yayın- ları” sacayağı üzerinde yükseliyor. İletişimi ve işbirliği güçlü, doğru ya- pılanmış sektörlerde bu sacayağının tekamül seviyesi, o sektörün gelişmiş- liğinin de göstergesi oluyor... Şantiye: Tüm sektörlerdeki dijital- leşme nedeniyle yayıncılığın, sözünü ettiğiniz bu işlevi sizce nereye doğru evriliyor? İsmail Ceyhan: Dijital yayıncılık (in- ternet ortamında yayınlanma diyelim) özellikle son on yıldır basılı yayınların, gazete ve dergilerin dünya çapında gündeminde... Yakın geçmişte, basılı yayınların (gazeteler ve dergiler öze- linde) dağıtım sorunlarını konuşur- ken, bugün tüm dünyada okunma oranlarının düşmesini, mesajı veren ve mesajı alanların basılı yayınlar ye- rine dijital yayınlara, sosyal medya- ya yönelimini konuşmaya başladık. Pandemi dönemi bu süreci hızlandır- dı. Teknolojik ve sosyolojik gelişmeler konvansiyonel yayıncılık anlayışını te- melden değiştirmeye başladı. Burada bu gelişmenin iyi mi, kötü mü oldu- ğunu tartışmak saçma olur. Gazete ve dergi yayıncıları için “Yeni Medya Düzeninin” getirdiği avantajlar üzerin- de konuşmanın daha yerinde olacağı kanaatindeyim. Kendi açımızdan, yani sektörel ya- yıncılar olarak bakarsak, ölçülemeyen bir yayıncılık yapıyoruz. Ülkemizde sektörel dergilerin baskı ve dağıtım adetleri maalesef denetlenemiyor. Bu yönüyle de ölçülemeyen mecra oluşumuz ne yazık ki bir gerçek. Öte yandan, yakın zamanda binlerce der- gi basıp dağıttığımızda ne kadarının poşetinden çıktığını, ne kadarının kaç kişi tarafından okunduğunu da bilemi- yorduk. Şimdi ise web sitelerimizde, mobil operatörlerin e-dergi platform- larında, e-bülten ve sosyal medya ka- nallarımızda ulaştığımız okur ve takip- çi sayılarımızı görebiliyor, etkileşime geçebiliyor ve analizini yapabiliyoruz. Bu süreçte regüle edebildiğimiz baskı adetleri ile abonelerimizin arttığını ve rasyonel okur sayılarına ulaştığımızı da söyleyebilirim. Bu teknolojik geliş- meler, okur yönelimlerindeki tercihler yayın kuruluşlarımızın verimini artır- masının yanında yayın planlamala- rımızı da olumlu yönde etkiliyor. Öte yandan reklam verenler açısından da şeffaf verilere ulaşabilmeleri nede- niyle medya tercihlerinde ikna edici, kabul gören, anlaşılır, ölçülebilir bir ortam sunuyor. Şantiye: Son yıllarda Halkla İlişkiler firmalarının basın bültenlerine ağırlık vermesi bir bakıma yayın kuruluşla- rının işlerini kolaylaştırdı... Fakat di- ğer taraftan üretici firmalar bütünüy- le ticari mesaj içeren bu bültenlerin reklam-tanıtım ihtiyaçlarını tümüy- le karşıladıklarını düşünüp reklam bütçelerini azaltmaya başladılar. Bu durumun hem “İlan Verenler”, hem “Halkla İlişkiler” firmaları, hem de “Yayıncılar” açısından handikapları nelerdir? İsmail Ceyhan: Okulda (Marmara Üni- versitesi Basın Yayın Yüksekokulu), ül- kemizde halkla ilişkiler kavramını yer- leştiren başta Alaaddin Asna olmak üzere pek çok değerli hocadan ders alma imkanımız oldu. Bizim öğrendi- ğimiz Halkla İlişkiler (Public Relations / PR) geniş bir uygulama alanını ifa- de ediyordu. Kamuoyuna, müşterile- re ve kurum mensuplarına, beyaz ve mavi yaka çalışanlara yönelik kanaat edindirme ve günümüzde algı yöne- timi dedikleri kamuoyu kanaatini yö- netmeyi bu kapsamda öğrenmiştik. 75 OCAK-ŞUBAT 2021 GÜNDEM

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=